Hafta Sonu, Jean-Luc Godard’ın en vahşi ve en karışık filmi olabilir ki bu da önemli bir şey. Ancak Hafta Sonu, her şeyin ötesinde, yönetmenin en cüretkar filmi. Bu filmde her şey olabilir: Sıradan bir telefon konuşması absürd bir biçimde hoş bir müzik parçasına dönüşür, kahramanlarımız ormanda masal karakterleriyle karşılaşır ve baş karakterler gerçekten her an tüyler ürpertici sonlarla karşı karşıya gelirler. Godard’ın bir epizottan bir başka tuhaf epizota geçme kararı, cesurca ve son derece etkiliydi. Her tür ve renkten radikal yönetmen, bu anlamda Hafta Sonu’na çok şey borçlu. Ancak "radikal" yaftası bu film için biraz uygunsuz; çünkü bu tür bir niteleme, korkunç bir siyasileştirme ve mizahi yoksunluk anlamına gelir. Oysa geriye kalan diğer tüm unsurlar, Hafta Sonu’nun bu problemleri yaşamamasını sağlar. Hafta Sonu’yla ilgili bir tartışma, en ünlü sahnesini, hatta sinema tarihinin en ünlü sahnelerinden birini, anmadan tamamlanmış olmaz. Filmin en muhteşem sahnesi, Godard’ın didaktik ve eksiltili ara yazılara yönelik bastırılamaz eğilimiyle kesilen, dünyanın en korkunç trafik sıkışıklığının on dakikalık kaydırmalı çekimidir belki. Sıradan bir karmaşa değildir bu; Godard’ın kabusumsu ama gülünç versiyonunda hayvanat bahçesi hayvanları, gemiler, ara sıra yapılan piknikler ve çok fazla kan bulunur. Ancak yönetmenin ünlü sözüne dayanarak, endişelenecek bir şey yok: Sadece kırmızı boya bu. zeynep1972
7.4
1970-01-01 01:00:01 MrBoto
Yorum Yapın / Bilgi Verin
×

× Şikayet Konusu:


×
Yorum


alıcı:konu: mesaj:
Tek Tuşla Bağlan...×