Film 2. Dünya Savaşı'nın bütün hızıyla sürdüğü dondurucu 1942 kışında Belarus'un karlarla kaplı ormanlık bir bölgesinde başlar. Bir grup direnişçi partizan ve beraberlerindeki Rus köylüleri, peşlerindeki Alman askerlerinden kaçmaktadırlar. Sivillerin arasında yaşlılar, kadınlar ve çocuklar da vardır. Çatışarak ormanın içlerine doğru çekilirlerken bir yandan soğukla bir yandan da yorgunluk ve açlıkla mücadele ederler.Refakat ettikleri sivillere yiyecek bulabilmek için gönüllü olan iki partizan, Rybak (Vladimir Gostyukhin) ve Sotnikov (Boris Plotnikov), gruptan ayrılarak Nazi'lerin kontrolündeki tehlikeli bölgeye doğru riskli bir keşif gezisine çıkarlar. Birbirleriyle pek de uyumlu olmayan bu çiftten daha yaşlı, becerikli ve deneyimli olan Rybak gerçekçi ve katı bir kişiliğe sahipken, daha genç ve fiziksel olarak zayıf, hastalıklı bir genç olan Sotnikov daha düşünceli ve içine kapanıktır, bu yolculuk sırasında bronşiti azdığı gibi bir de bacağından vurularak yaralanır.Yol boyunca düşman askerleriyle, sıradan köylülerle ve Nazi işbirlikçileriyle karşılaşırlar. Yaralarını sarmak ve ısınmak için verdikleri molalar onları hedeflerinden daha da uzaklaştırır ve başlarını derde sokar. Sonunda kulübesine sığındıkları üç çocuk annesi Demchika (Lyudmila Polyakova) ile birlikte Almanların eline esir düşerler. Tutuldukları rutubetli mahzende başka mahkumlar da vardır, bunlardan biri birkaç gün önce uğradıkları köy evinde Alman işbirlikçisi zannettikleri ama buna rağmen öldürmekten vazgeçtikleri 'yaşlı adam' (Sergei Yakovlev), diğeri de Yahudi kız Basya'dır (Victoria Goldentul). Beş mahkum da buraya nasıl düştüklerini sorgulamaya başlarlar ve sonunda ne olacağı hakkında fikir yürütürler.Güçlü gibi gözükenin o kadar da güçlü ve dirayetli olmadığı, zayıf gibi gözükenin de o kadar zayıf olmadığı ortaya çıkar, Sotnikov, Nazi işbirlikçisi Rus sorgucu Portnov'un (Anatoli Solonitsyn) ağır işkenceli sorgusuna direnir ve partizan yoldaşlarına ihanet etmez, tek kelime bile söylemez. Oysa hemen onun arkasından sorguya alınan Rybak karşı tarafa rahatça ve çok fazla bilgi verir, kendini kurtarmak için yalvararak onlarla işbirliği yapmaya hazır olduğunu da söyler.Mahzende geçirdikleri son gecede işkenceden bitkin düşmüş, yaralı ve saçı sakalı uzamış Sotnikov tıpkı çarmıha gerilmiş İsa figürü gibi durmaktadır, Rybak'ın tavırları ve dış görünüşü de tıpkı ona ihanet eden Havari Judas gibidir. Yaşlı adamın Sotnikov'a günahlarını itiraf ettiği bile görülür. Arka planda duyulan psychedelic müzik ve başvurulan ışık oyunları bu alegoriyi fazlasıyla güçlendirir. Küçük kız Basya, işkenceci Portnov'un savaştan önce kendisinin koro şefi olduğunu hatırlarken mutlulukla gülümser, ama sonra ona işkence yaptığı hatırlatılınca da hıçkırarak ağlar. Ertesi sabah Sotnikov yöneltilen bütün suçları üstüne alarak diğer dört mahkumu serbest bıraktırmaya çalışırken, Rybak yalvararak onların tarafına geçmek istediğini beyan eder ve isteği kabul edilir. Diğer dördü asılarak idam edilirler. İdam sırasında meydanda hazır bulunan köy ahalisinin arasından geçen Rybak'a kadının biri "Judas" diye seslenir. Utanç ve pişmanlık duyguları içerisindeki Rybak tuvalette kendini asmaya çalışır ama başaramaz.
8.3
1970-01-01 01:00:01 MrBoto
Yorum Yapın / Bilgi Verin
×

× Şikayet Konusu:


×
Yorum


alıcı:konu: mesaj:
Tek Tuşla Bağlan...×