Robert Bresson hayatın manevi anlamda bayağılığını, eşsiz bir paradoksla anlatmak için film yapar: somut görüntü ve sesler üzerine çok yoğun bir biçimde odaklanarak anlatılmaz olanı ortaya çıkarır. Maddi dünya, tüm ayrıntı ve nüanslarıyla birlikte, Bresson’un dikkatlice ayarlanmış kamerasıyla açığa vurulur. Heyecanlı aktörlerin, melodramatik olayların, entrikalı olay örgüsünün sağladığı geleneksel dramatizasyon tekniklerinden kaçınan Bresson, hareketi aksiyonu anlatması için serbest bırakır. Duygusuz dış ses, karakterlerin hislerini ve olayları önemsiz birer ayrıntıymışçasına anlatmak için kullanılır. Bresson genellikle "modeller" dediği amatör oyuncularla çalışır, onları teatrallikten uzaklaştırmak ve sadece filmin gidişatına adapte etmek için titizlikle uğraşır. Müzik kullanımındaysa oldukça tutucudur; müzik yalnızca filmin önemli anlarında, sözlü bir şekilde anlatılamayacak olaylarda duyulur. Filmleri, temel bileşenlerine indirgenmiştir. Bu sade ve manipülasyondan kaçınan sinema görüşü, izleyiciye perdeye yansıyan olayları özgürce yorumlama izni verir; böylece izleyiciyle filmin karakteri, filmin ortaya koyduğu ikilemleri beraberce anlamaya çalışırlar. Yankesici, Bresson’un üslubunu en iyi örnekleyen filmleri arasındadır. Film, Michel (Martin LaSalle) adında entelektüel ve asi bir gencin yankesicilik takıntısına kapılmasının hikâyesini anlatır. Michel başlangıçta, yankesiciliği basit ve geçimini sağlayan bir iş olarak görür; ancak zamanla yankesicilik bir işten çok, bir amaca ve yaratıcı bir edime dönüşür. Neredeyse anında paçayı ele verdiği amatör bir hırsızlık denemesinden sonra, kendisini eğitmesi için usta bir hırsızın yanına çırak olarak girer. Filmdeki yankesicilik sahneleri, heyecanı ve sinema dilini kullanmadaki ustalığıyla nefes kesicidir. Michel, hasta annesi ve kız arkadaşı Jeanne’la (Marika Green) görüşüyorsa da yankesicilik ona en duygusal ve manevi anlamda doyurucu insan ilişkilerini sunar. Bu durum Michel’in çalma sebebinin, sırf para kazanmak olmadığı anlaşılmaya başladığında, daha da açık bir şekilde görülür. Filmin sonunda, artık yakalanmak umurunda bile değilmiş gibidir. Bresson, alışılmış dramatik araçları kullanmayı reddetse de Yankesici başından sonuna sürükleyici bir film. Michel’in ahlakı sorgulayışı ve yersiz yurtsuzluk duygusu son derece etkileyici. Sinemanın ne olduğu ya da ne olabileceği konusunda insanın düşüncesini kökten değiştirebilecek nitelikteki filmlerden biridir bu. Edebiyata en yatkın yönetmenler arasında olan Bresson karakterlerin iç dünyasını tasvir etmek ve yazıyla çok daha kolay bir şekilde anlatılabilecek felsefi kavramları özetlemek konusunda özel bir yeteneğe sahiptir. Bu filmdeyse çok daha büyük bir ustalık sergiler; çünkü gerçek dünyanın malzemelerinden yararlanıp bunları şekillendirerek sinemanın tüm niteliklerini harfi harfine kullanarak amacına ulaşır. Yankesici, sinema dilinin dağarcığını genişleten bir film. Bir Bresson filmi izlemek biraz çaba gerektirse de ziyadesiyle tatmin edici ve eğlendirici bir deneyimdir. zeynep1972
7.9
1970-01-01 01:00:01 MrBoto
Yorum Yapın / Bilgi Verin
×

× Şikayet Konusu:


×
Yorum


alıcı:konu: mesaj:
Tek Tuşla Bağlan...×