L'Immortelle (1963), Fransız yönetmen Alain Robbe-Grillet tarafından yazılıp yönetilen bir Fransız yapımı deneysel sinema örneğidir. Robbe-Grillet’nin ilk yönetmenlik deneyimi olan bu film, “yeni roman” akımının kurucularından biri olan Robbe-Grillet’nin sinema dilinde deneysel bir anlatı sunduğu yapımlardan biridir. Hikaye, İstanbul’da gizemli bir kadın ve ona takıntı haline gelen bir adamın gözünden anlatılır; karakterlerin belirsiz geçmişleri ve duygusal girdapları, filmin felsefi yapısıyla birleşerek izleyiciyi bir labirentin içine çeker.
Konu Özeti
Film, İstanbul’da yaşayan bir Fransız adamın, gizemli bir kadına duyduğu saplantılı aşkla başlar. Fransız, İstanbul’un egzotik sokaklarında, sürekli karşısına çıkan ve büyüleyici bir çekiciliğe sahip olan bu kadını keşfetmeye çalışır. Aralarındaki kısa süren tanışmanın ardından kadın kaybolur ve adam onu takıntı haline getirerek aramaya başlar. Ancak, şehirde ilerledikçe kadınla ilgili öğrendiği her yeni bilgi, durumu daha karmaşık hale getirir.
Ana Karakterler:
- Fransız Adam: İstanbul’da tanıştığı kadına takıntılı bir ilgi duyan ve onun peşine düşen, kaybolmuş ve arayış içinde olan bir adam.
- Gizemli Kadın: Adeta bir hayalet gibi görünür ve kaybolur, adam üzerinde derin bir etki bırakır. Onun kim olduğu ya da nereden geldiği belirsizdir.
Film boyunca Fransız adam, kadını arayarak İstanbul sokaklarında dolaşırken, izleyiciye de sürekli belirsizlik ve merak içinde kalacağı bir atmosfer sunar. Sonuçta, adam kadına olan takıntısının labirentinde kaybolarak bir çıkmaza girer.
Tematik Çözümleme
Bellek ve Unutuş
Bellek, Robbe-Grillet’nin anlatısında önemli bir yer tutar. Filmde, adamın kadına dair anıları silikleşirken, izleyici belirsiz anı kırıntılarının peşinden sürüklenir. Adamın geçmişiyle olan bağlantıları zayıflar ve gerçekliğin nerede başladığına, rüyanın nerede sona erdiğine dair bir bulanıklık oluşur. Belleğin sürekli kaybolması ve yeniden yapılanması, zamanın döngüsel yapısıyla birlikte işlenir.
Kimlik Arayışı ve Yabancılaşma
Adamın yabancı bir şehirde yabancı bir kadına duyduğu takıntı, bir kimlik arayışını da temsil eder. Fransız adamın karakteri, modern bireyin sürekli kaybolan kimliğini ve yabancılaşmasını temsil eder. Kadın, bu kimlik arayışının bir sembolü olarak görülür ve onun peşinden gitmek, kendini tanıma arzusunu sembolize eder.
İstanbul’un Egzotikliği ve Gizemi
Filmde İstanbul, hem fiziksel hem de metaforik olarak büyüleyici ve gizemli bir arka plan oluşturur. Labirent gibi sokaklar, Fransız adamın arayışını daha da karmaşık hale getirir ve İstanbul, onun içinde kaybolduğu bir labirente dönüşür. Bu şehir, aynı zamanda kadının karakteri gibi, uzak ve anlaşılmaz bir yapıdadır. İstanbul’un atmosferi, filmin sürreal yapısını destekleyen unsurlardan biridir.
Saplantı ve Takıntı
Takıntı teması, adamın kadına karşı duyduğu saplantı ile işlenir. Kadını ararken, adamın kendi kimliğinden, gerçeklik algısından ve hayatından uzaklaştığını görürüz. Bu takıntı, kendini bulma çabasının yanı sıra, aşkın tehlikeli ve yıkıcı bir boyutunu da gözler önüne serer.
Zamanın Döngüselliği
Filmde zaman, lineer olmaktan çok döngüseldir ve bu durum, karakterlerin yaşadığı olayların defalarca yeniden yaşanmasına yol açar. Bu döngüsellik, gerçeklik ve hayal arasında gidip gelen karakterlerin algısını bulanıklaştırır. Zamanın döngüselliği, hem anlatıyı etkileyici hale getirir hem de seyirciyi sıradan film yapılarına alışık olmayan bir deneyime taşır.
Film Müziği (Soundtrack)
Film müzikleri, Pierre Jansen tarafından bestelenmiştir. Jansen’in, atmosferi tamamlayan ve izleyiciyi filmin sürreal dünyasına çeken, düşük tempolu ancak gerilimli bir tınıya sahip olan müziği, filmin ritmine ve psikolojik yapısına hizmet eder. Müziğin yer yer belirsizleşmesi ve boşluk hissi yaratması, karakterlerin kaybolmuşluk duygusunu yansıtır. Jansen’in minimalist tarzı, hikayenin atmosferik yapısını güçlendirir ve anlatının bir parçası haline gelir.
Box Office Bilgisi ve Ödüller
L'Immortelle, gişe başarısı yüksek bir film olmasa da, özellikle entelektüel çevrelerde dikkat çekmiş ve Fransız Yeni Dalga akımına katkı sağlayan bir film olarak değerlendirilmektedir. Robbe-Grillet'nin farklı anlatım biçimleri denemesi, filmi deneysel sinema literatüründe özel bir konuma yerleştirmiştir. Film, festivallerde büyük ödüller kazanmasa da, yıllar içinde edebi ve sinematik bir inceleme konusu haline gelmiştir.
Film Eleştirileri
- Positif: Dergi, filmi sanatsal açıdan önemli bulmuş, Robbe-Grillet'nin bellek ve zaman gibi temaları başarılı bir şekilde işlemesini övmüştür.
- Cahiers du Cinéma: Cahiers du Cinéma, filmi, Robbe-Grillet’nin roman diliyle sinematik dil arasında bir köprü kurma çabası olarak değerlendirmiştir. Özellikle İstanbul’un egzotik yapısının ve filmin sürrealist unsurlarının güçlü bir atmosfer yarattığı vurgulanmıştır.
- The New York Times: Eleştirmenler, Robbe-Grillet’nin deneysel tarzının her izleyiciye hitap etmediğini ifade etmiştir. Film, eleştirmenlerce cesur bir deneyim olarak değerlendirilmiş; ancak bazıları hikayenin anlaşılmasını zor bulmuştur.
İzleyici Yorumları
- Olumlu Yorumlar: İzleyiciler, filmin egzotik atmosferini, bellek ve kaybolma temalarını etkileyici bulmuşlardır. Robbe-Grillet’nin anlatım tarzı, özellikle sinemada deneysel yaklaşımları seven izleyiciler tarafından beğeniyle karşılanmıştır.
- Olumsuz Yorumlar: Bazı izleyiciler filmi ağır tempolu ve karmaşık bulmuştur. Hikayenin geleneksel anlatı yapısından uzak olması, kimi izleyiciler için yorucu ve anlaşılmaz olarak değerlendirilmiştir.
L'Immortelle, bellek, kimlik arayışı, zamanın döngüselliği ve takıntı gibi temalarıyla, sinemanın geleneksel anlatı yapısından uzaklaşarak, deneysel bir perspektif sunmaktadır. Robbe-Grillet’nin İstanbul’da geçen bu gizemli hikayesi, hem mekânın egzotik yapısını hem de karakterlerin içsel arayışını etkileyici bir şekilde işler. L'Immortelle, Fransız Yeni Dalga sinemasının felsefi ve deneysel bir temsilcisi olarak sinema tarihinde kendine özel bir yer edinmiş; izleyiciyi bellek ve zamanın karmaşıklığında kaybolmaya davet eden bir yapıya sahip olmuştur.