Sinemanın en önemli sanatkarlarından biri, bir ilham kaynağı arıyordu ve bunu Bir Taşra Papazının Güncesi'nde buldu. Robert Bresson, hayal gücü, cesaret ve özen olduktan sonra sinema yapmak için büyük bütçeler, yıldız oyuncular ya da özel efektler gerekmediğini keşfetti. Sinema, kendi doğasında bulunan en temel unsurlar aracılığıyla her öyküyü anlatabilir, her duyguyu yaratabilir, kendini maddi ya da manevi, özel ya da genel her temaya açabilirdi. Georges Bernanos'un romanı, taşrada yaşayan, bir yandan günlük hayatın zorluklarıyla uğraşırken diğer yandan kendi davranışlarını, inancını sorgulayan genç bir papazın öyküsünü anlatır. Bernanos, somut dünyada derin yarıklar açar ve bu sayede ne inananlara ne de ateistlere rahat yüzü gösterir. Bresson'un Bir Taşra Papazının Güncesi uyarlaması, Hıristiyanlığın mesajının (sinemanın görüntü ve sese dönüştürmeyi hedeflediği bir mesaj: sözcüklerin ete kemiğe bürünmesi) neye dayandığını ortaya koyan, gösterişsiz bir eserdir. Sinema, Tanrı'nın İsa'da vücut bulması sırrının somut ve ortaklaşa icrasıdır. Bresson'un filmi her şeyin olası olduğunu örneklerle gösterir: Ölümle alay etmenin, beyazperdeye yazı yazmanın, arzularla oynamanın, ruhun derinliklerini izlemenin, 20. yüzyıl ortası Fransa'sında taşra hayatını merak konusu haline getirmenin ve dinsel kuşkularla yüzleşmenin. zeynep1972 -
8.0
1970-01-01 01:00:01 MrBoto
Yorum Yapın / Bilgi Verin
×

× Şikayet Konusu:


×
Yorum


alıcı:konu: mesaj:
Tek Tuşla Bağlan...×