Yönetmen George Stevens, Theodore Dreiser'ın An American Tragedy'sini sinemaya uyarlarken, yazarın katı bir doğalcılıkla sınıf çatışmasını anlatan öyküsünü, 1950'lerin politik bilgilenmeden öte eğlence isteyen izleyicisi için ilginç kılabilme sorunuyla karşı karşıya kaldı. Bulduğu çözüm çok etkiliydi: George Eastman'ın (Montgomery Clift) güzel Angela Vickers'a (Elizabeth Taylor) duyduğu erotik arzuları vurgulamak. Zengin bir sanayicinin yoksul akrabası olan George, iyi bir gelecek edinsin diye annesi tarafından bu adama nderilir. Ancak yoksunluk ve dışlanma duygularının etkisi altındaki George, yükselmek için gereken güdüye de iradeye de sahip değildir. Nitekim öyle sebatsızdır ki fabrikada çalışmaya daha yeni başlamışken, en önemli kurallardan birini çiğner. Aynı iş yerinde çalışan bir kadınla ilişki yaşamaya başlar ve sonunda artık zaten ilgisini yitirmiş olduğu zavallı umutsuz kadını hamile bırakır. Clift'in acınası bir naif olarak canlandırdığı George'un en değerli varlığı, kendisine yarar getiren yakışıklılığı ve nezaketi olur. İnsanlık Suçu, Stevens'ın başrol oyuncularını (onlara diyaloglardan çok vücut dilini öne çıkarmaları söylenmişti) özenli bir biçimde yönlendirmesinin ve birbirine zıt iki tarzı ustalıkla kullanmasının sonucu olarak, klasik Hollywood'un en dokunaklı ve trajik öykülerinden biri haline gelir. George'un masum Angela'yla peri masallarındakine benzer karşılaşması, özellikle yumuşak odaklı, yani duygusal bir hava yaratmak için netliğin hafifçe bozulduğu, özenle peş peşe oturtulmuş samimi yakın planlarla işlenir, ilk kız arkadaşı Alice'le (Shelley Winters) fabrikadaki ve daha sonra mahkeme salonundaki rüntüleriyse, ışık-lge oyunlarını ve George'un "güneşli bir yer" arzusuna koşulların yönelttiği tehdidi başarıyla açığa vuran dengesiz kompozisyonları ön plana çıkaran bir kara film üslubuyla çekilmiştir. Hamile Alice, George'u eğer kendisiyle evlenmezse her şeyi ailesine açıklamakla tehdit eder; George bu yazgıdan, tatil nedeniyle belediye binasının kapalı olması sayesinde kurtulur. Genç adam küçük bir sandalla lde gezinti yapmayı önerir; niyeti orada meydana gelecek bir "kaza" sonucu Alice'in boğulmasıdır. Cinayeti gerçekleştiremez ama daha sonra, paniğe kapılan genç kadın sandaldan düşer. Alice, George onu kurtarmaya çalışmadığı için boğulur; kahramanımızsa kayıtsızlığının bedelini yaşamıyla öder. Bununla beraber yönetmen Stevens, onu bir sosyo-politik ibret vesilesi olarak değil, talihsiz bir aşık olarak belleklere kazır.
7.8
1970-01-01 01:00:01 MrBoto
Yorum Yapın / Bilgi Verin
×

× Şikayet Konusu:


×
Yorum


alıcı:konu: mesaj:
Tek Tuşla Bağlan...×