"Sonuçta ister bilinçli, ister bilinçsiz olsun; her türlü uzlaşmacılığı reddediyorum." Nitekim öyle de yapıyor Pier Paolo Pasolini. Mitolojik temalardan beslenen ünlü Yunan tragedyası Kral Oedipus’u kendine has katı dokunuşlarla filme aktaran Pasolini başından itibaren seyircisinin hikayeye dahil olmasına kesinkes taviz vermiyor. Daha ilk sekansta Oedipus’un doğuşunu aralık kalmış pencerenin ardından üstünkörü göstermesi de yönetmenin bu gayesinin en somut örneği. Fakat tam olarak; asıl maksat seyircinin filme uzak düşmesi değil, bütün gayretlerine rağmen seyircinin dışlanmış hissetmesini sağlayabilmek, yani çaba göstermek ama başaramamak tıpkı kaderin mutlaklığından kaçamamak gibi. Bu sebeple de Pasolini bazı bazı aktörleriyle izleyeni göz göze getiriyor uzunca süre, karşılıklı olarak seyirci ile kurgulanmış karakterlerin gözleri birbirlerine takılıp kalıyor. Kullanılan müzik ve efektlerin kasıtlı olarak ayyuka çıkar hali de filmi zor kılan özelliklerden birisi. Elde kamerayla çekilen görüntülerin üzerine bir de kamerayı maksatlı sallayarak görüntüler yakalaması, zamansız kesmelerle eklektik bir kurgu meydana getirmesi Pasolini’nin seyirciyle mutabık kalmamak için ne denli uğraş gösterdiğinin bir diğer alameti. Böylece ikilemden doğan bir ait olup olmama sorunsalı vücut buluyor.Ayrıca filmin bir diğer önemli vasfı da temellerini aldığı hikayesi itibariyle Pasolini filmografisinde ayrımlı bir yere sahip olması. Malumu ilam etmek icap ederse Pasolini’nin çocukluk günleri hayatta sevdiği tek kadın olarak gördüğü annesi ile en az annesine beslediği sevgi kadar nefret duyduğu babasının bitmek bilmez kavgaları telaşesiyle son bulur. Buradan yola çıkarak Edipo Re’nin Pasolini’nin özel hayatının girintisi olduğunu iddia etmek kusurlu bir davranım olmayacaktır. kalender62 - sinemaestro.com
7.5
1970-01-01 01:00:01 MrBoto
Yorum Yapın / Bilgi Verin
×

× Şikayet Konusu:


×
Yorum


alıcı:konu: mesaj:
Tek Tuşla Bağlan...×