Glauber Rocha'nın Deus e o Diabo na Terra do Sol'unu (Siyah Tanrı Beyaz Şeytan) gösterime girmeden önce izleme fırsatı bulan Brezilyalı bir film eleştirmeni, filmden büyülenip şöyle söyledi: "Aman Tanrım! Ayzenştayn yeniden doğmuş, üstelik Brezilya'da!" Brezilya'nın kuzeydoğusundaki, Afrika kökenli Brezilya kültürünün patladığı Bahia Eyaleti'nde doğan Glauber'ın çocukluğu mistisizm ve Amerikan western'lerinin etkisi altında geçti. 20'li yaşlarının başlarında taşındığı Rio de Janeiro'da, kendisini birden bire Yeni Sinema hareketini başlatacak olan genç sinemaseverler arasında buldu. Radikal siyasi görüşlere sahip olan birçok çağdaşı gibi, Glauber de Deus e o Diabo na Terra do Sol filminde tarihsel değişimlerin şiddetle olan ilişkisini inceleme arayışındaydı. Brezilya tarihi, ne mutlu ki vahşi ayaklanmalara, darbelere sahne olmamıştır. Sömürgelikten imparatorluğa, imparatorluktan kurulan ilk cumhuriyetlerine dek her büyük siyasi değişim nispeten de olsa kan dökülmeden gerçekleştirilmiştir. Rocha filminde, Brezilya'nın iç kesimlerinde çıkan halk isyanı örneklerine odaklanıyor, işverenini, ona sürekli hakaret ettiği için öldüren Manoel (Geraldo Del Rey), karısı Rosa'yla (Yonâ Magalhâes) birlikte ülkenin bu bakir iç kesimlerindeki sertao'lara (yarı kurak, çalılık arazi) kaçmakta buluyor çareyi, ilk önce, Sebastiao (Lidio Silva) adında, siyahi bir mistikle karşılaşıyorlar. Adam, onlara "denizin karaya, karanın denize dönüşeceği" kıyamet gününün yaklaştığı kehanetinde bulunuyor. Sonuçta Rosa, Sebastiao'yu, kilise ve zengin toprak sahiplerinin kiraladığı gizemli Antonio das Mortes'se (Mauricio do Valle) tüfeğiyle mistiğin müritlerini öldürüyor. Ardından, Manoel ve Rosa, "sarı şeytan" lakaplı Corisco'yla (Othon Bastos) karşılaşıyor. Hayatta kalmayı başaran tek cangaceiro (halk üzerinde Robin Hood'unkine benzer bir etki yaratan, vahşi görünümlü eşkıyalar) odur. Sonuçta das Mortes, Corisco'ya ulaşıp onun işini de görür. Manoel ve Rosa'ysa yollarına devam etmektedir. Ancak asilikleri sürse de artık aradıklarının, ne eşkıyalık ne de mistisizm olmadığının farkına varırlar. Neredeyse sıcaklıktan görüntünün kızıllaşacağı kadar göze batacak bir siyah-beyaz kontrastta çekilen Deus e o Diabo na Terra do Sol, bir tarafta ardı arkası kesilmeyen çılgın kamera hareketlerini dinamik montajıyla bütünlerken; diğer tarafta rüzgâr, çığlıklar ve silah patlamalarını Villa Lobos'un besteleriyle harmanlıyor. Sonuçta ortaya çıkansa; filmin ve betimlediği ülkenin infilak ederek etrafa saçıldığı hissi: çekimlerin bitişiyle filmin gösterime girmesi arasında geçen süre zarfında, belki de tahmin edildiği üzere, Brezilya ordusu siyasi bir darbe gerçekleştirerek 20 yıl sürecek bir diktatörlüğü başlattı zeynep1972
7.4
1970-01-01 01:00:01 MrBoto
Yorum Yapın / Bilgi Verin
×

× Şikayet Konusu:


×
Yorum


alıcı:konu: mesaj:
Tek Tuşla Bağlan...×