2 ou 3 choses que je sais d'elle (Onun Hakkında Bildiğim 2 ya da 3 Şey), Jean-Luc Godard'ın fahişeliği modern kapitalist devlette yaşamın ana metaforu olarak işlediği birçok filmden biridir. Godard için, kendisini para için satan bir kadın, yaşam değerini artıran son derece kişisel bir eylem olan sevişmenin nasıl diğer her şey gibi bir mala dönüştüğünün kusursuz bir imgesidir. Bu süreç içinde, insanoğlu kendisiyle yabancılaşarak satılacak ve satın alınacak bir şeye dönüşür. Kadın kahramanın trajik sonuçlarla birlikte tam zamanlı bir fahişeye dönüştüğü Vivre Sa Vie (Hayatını Yaşamak, 1962), Godard'ın bu tema üzerine daha eski bir denemesiydi. Bir Fransız dergisinde geçimlerini sağlayabilmek için yarı zamanlı fahişelik yapan varoş ev kadınlarını inceleyen makalelerden doğan 2 ou 3 choses que je sais d'elle, dairesinin penceresinde duran bir kadınla başlar. Müziğin üstüne binen Godard'ın sesi, bize kadının Marina Vlady olduğunu söyler. "O bir aktris. Sarı çizgili bir kazak giyiyor. Rus kökenli. Sarı ya da belki açık kahverengi saçları var. Pek emin değilim." Sekans, bu şekilde birçok karakteristik motifi duyurur, ilk önce, seyirciyi anlatılan kurgunun doğasını sorgulamaya iten, bir aktörü Brechtyen rolden ayırma tekniği. Godard, aynı çekimi bir başka açıdan yineleyerek bu kez aktrisi değil, karakteri tanımlar: "Adı Juliette Janson. Burada yaşıyor. Bir kazak giyiyor..." ikincisi, yönetmenin doğrudan hitap sayesinde izleyiciyi de aksiyondan uzaklaştırarak kurguyla çok yakından özdeşleşmesini engellemeyi amaçlayan bir başka Godard tekniğidir. Üçüncüsü, tereddüt ("Emin değilim..."), rdüğümüzün doğruluğundan kuşku duymamıza yol açar. Film, bazı belgesel teknikleri kullanır ama rüntüler ve anlamları arasında bir boşluk yaratmak için sürekli araya girer. Yukarıda tanımlanan sekans, pek de filmin açılışı sayılmaz; film aslında birkaç Paris manzarasıyla başlar. Zaten filmin adında sözü geçen 'elle' (Fransızca'da dişil üçüncü tekil şahıs), ana kadın karakter değil Paris'tir. Godard, ilk ya da son kez olmamak kaydıyla, modern kent yaşamının doğasını inceler. Hedeflerinden biri, tüketicilik ve daha fazla para ihtiyacını doğurarak, kadınları fahişeliğe yönlendiren maddi eşyalara yönelik yapay arzu uyarımıdır. Godard, perdeyi renkli eşya rüntüleriyle (kahve fincanları, arabalar, yemek kutuları) doldurarak her birini çekici ve absürd kılar. Kısmen belgesel, kısmen kurgu olan filmin parlak renkli yüzeyini kaplayan bir başka söylem de dünya olaylarıyla ilgilidir. Juliette'in amatör radyo operatörü kocası (Roger Montsoret), evde oturup Vietnam Savaşı haberlerini dinler ve küçük oğlu Kuzey ve Güney Vietnam'ın birleşmesinin hayalini kurar. Godard'ın bu aşamada tepkisel bir Amerikan karşıtlığıyla (madalyonun diğer yüzünde Hollywood hayranlığı bulunur) belirlenen devrimci politikası, kısa süre sonra tam bir Maoizm'e dönüşecektir ama 2 ou 3 choses que je sais d'elle, böylesi kalıcı bir çekiciliğe, entelektüel şakacılığı ve sinemanın doğası hakkındaki merakı sayesinde kavuşacaktır.
7.0
1970-01-01 01:00:01 MrBoto
Yorum Yapın / Bilgi Verin
×

× Şikayet Konusu:


×
Yorum


alıcı:konu: mesaj:
Tek Tuşla Bağlan...×